VERANDA ÖYKÜLERİ
Herman MENVİLLE
Alakarga, İSTANBUL
Ocak 2013
318 sayfa
“Sefalet düşüncesinin ya da görüntüsünün belli bir noktaya kadar en yoğun şefkat duygularını uyandırdığı ve bazı özel durumlarda, o noktanın da ötesine geçerek bunu yapmadığı ne kadar doğru ve ne kadar korkunç… Bazıları, insan kalbinin doğal bencilliği yüzünden değişmeyeceğini iddia edenlerin hatasına düşerler. Aksine bu durum, çare bulamamanın umutsuzluğundan ve doğuştan gelen kötülükten kaynaklanır. Duyarlı biri için merhamet ender duyulan bir acı değildir. Ve nihayet böylesi bir merhametin yeterli yardıma neden olmayabileceği fark edilince sağduyu kişiye ondan kurtulmasını söyler.”
Kitap, Veranda, Bartbley, Benito Cereno, Pratoner Satıcısı, Efsunlu Adalar ve Çan Kulesi olmak üzere 6 öyküden oluşmakta.
Özellikle Bartbley öyküsü karakterleri ile eşşiz bir edebiyat metni diyebilirim. Turkey ve Nippers karakterleri odağında basit bir yaşam süren, verilen her emre uyma “yürekliliğini” gösterebilen tipik memurlar üzerinden günümüz memurlaşma olgusunu aktarır. Kâtip Bartbley karakteri ile de kendisine verilen görevleri “yapmamayı tercih ederim” yanıtıyla eylemsizliğin de bir seçenek olduğunu hatırlatır yazar. Günümüz dünyasında sürekli iki seçenek arasında kalan insanın seçenekleri kabul etmemesinin de bir seçenek olduğunu hatırlatması Bartbley karakterini eşsiz bir edebi karakter kılıyor.
Ayrıca Benito Cereno, bilinmezlikleri ve denizin ortasında kendi kuralları olması nedeniyle çok beğendim.
Murathan MUNGAN
Metis, İSTANBUL
Ocak 2014
189 sayfa
“Telafisi olmayan zamanlarda kaybedilenler ya da kazanılanlar için edebiyata uğrar insanlar; okumak ya da yazmak için uğrarlar. Edebiyat bir paralel evrendir, yaşadığımız hayatın paralel evreni, öteki âlemde sürdürdüğümüz hayattır. Göz önündedir, saklıdır. Öte yandan biz gerçek hayatı yaşıyoruz da, edebiyat bir gölge dünyadır sanılır. Hangisinin daha hakiki olduğu konusunda hiçbir zaman emin olamadım.”
Denemeler benim için öznel sözlükler, bilgi depolarıdır. Kısa, öz bir biçimde düşüncenin aktarılması ve bunu yaparken bir kanıtlama ihtiyacı duymaması nedeni ile de okuması oldukça keyifli yazılardır. İlk olarak Montaigne okuyarak deneme serüvenine başlamıştım. Yıllar geçse de o zevki halen anımsarım.
Sanırsam daha önce Murathan Mungan okudum ama sadece bir yazısını bir yapıtını değil. Bu da benim ayıbım olsun.
Bu tarz kitapların bir bütün olarak değil de ara ara bakılması, okunulması gerektiğini düşünüyorum. Ben de diğer iki kitap arasına “tüketebileceğim” bir yapıt olduğu için 189 sayfayı okumak istemiştim. Çünkü bu tarz yapıtlar bir insanın düşünce dünyasında kavramların nasıl olması ve nasıl meydana geldiği ile ilgili olduğu için sürekli bir biçimde okunması okumayı sıkıcı hale getirebiliyor.
John Dickson CARR
NotaBene, ANKARA
2013
288 sayfa
“Mantıklı çalışan bir beynin, tutarlı hiçbir düşüncesi bulunmayan zamanlar olduğunu arz ederim beyler: gözler önünde bulunan bütün görsel ayrıntıları yalnızca dosyalayıp hazmedebildiği zaman, sağduyu felci içinde. Bunlar kulağa fazla metafizksel veya (bir polis durumunda) çok fazla deli saçması geliyorsa, size Wade Müzesi’nde gece yarısını yirmi beş dakika geçe o takma sakallı groteks şeyin başında durmadığınızı söyleyebilirim”
Bu zamana kadar okuduğum en gerçekçi polisiye romanı. Gerek olayın birden fazla göz tarafından incelenmesi ve aktarılması gerek olayın içindeki tüm karakterlerin sesini duymamız bunu yaparken de merak duygusunu koruyor olması açısından şahane bir kitap. Kitabın tanıtım yazısında Carr’a neden üstad denildiğini kitabı okuyunca anladım.
Kitabın diğer en sevdiğim özelliği ise polislerin “ortalama” zekâya sahip karakterler olması. Karakterlerin bir şüphelinin içtiği sigaradan karakter analizi yapmıyor oluşları (ben bir Sherlock Holmes hayranıyım. Yine yeri gelmişken belirtmem gerekirse Sherlock Holmes filmi dizisinden daha gerçekçi ve izlemesi daha zevkli) okuyucunun da romanın bir parçası haline getirmiş.
Kitabın sonunun ise kesin bir yargıyla bitmiyor oluşu, kitap bitse bile onun üzerinde düşünmemizi sağlamış.
Şahaneydi. Umarım kütüphanede daha fazla Carr romanı vardır. J