MEKTUPLAR
Burada
günler sana anlattığım gibi sıradan geçmekte. Bazen beklenmedik bir olay bazen
anlamsız bir kalabalık bazen bir monolog bazen oldukça keyifli. Yani hayat
olması gerektiği gibi geçiyor. Gerçi hayatın nasıl olması gerektiği hakkında
bir fikrim yok. Hayat olduğu gibi yaşanmakta ve ben onu olağan akışında
olduğunu düşünmekteyim.
Dün akşam itibari
ile eski komşum olan, G.’nin son eşyasını yeni evine taşımış, evdeki telaş ve kalabalık beni sokağa
sürüklemişti. Kalabalığın beni neden bu kadar kolay tükettiğine cevap ararken
beyaz bir binek araba evinin önüne park etmekteydi. Arabanın hareketleri
sabırsız bir o kadar da bir ezberin sergisi gibiydi. Defalarca tekrarlanmış bir
eylem. Adamda bir an önce eve girme isteği. Ellerin de bir yığın poşet. Yol
boyunca bir an önce eve varmayı isteyen biri. Hepimiz gibi o da nerede olursa
olsun bir an önce evine varma isteği ile tutuşuyor. Bu an beni büyülemişti.
Bir yığın
kalabalık evine, yurduna ulaşmaya çalışan bir yığın kalabalık, bir yerlere
yetişmeye çalışan bir yığın kalabalık… Bazılarımız gideceği yerleri, gittikleri
yerlerde ne yapacaklarını biliyor. Bazılarımız huzura kavuşacakları o esenliği
aramakta. Bazılarımız hayatın götürdüğünü iddia etmekte. Bazılarımız ise
meselenin sadece yürümekten ibaret olduğunu savunuyor. Her şeyde olduğu gibi kavramlara
yönelik bakış açımız yolun kendisi olmakta ve o yol bir yerlere varmakta.
Varılan yer
varılmak istenilen yer midir bilinmez ama her ne olursa olsun yolculuktan yana
olduğumu belirtmek isterim.
...